27 Haziran 2012 Çarşamba

Karmakarışık duygu durumlarım:)))


Bugün ne güzel bir hava var İstanbul'da, bu beni biraz olsun gülümsetti. Kusura bakmayın biliyorum çoğunuz için favori olan yaz ayı ama ben sıcak, hafif yağmurlu ve puslu havayı severim.Yaz aylarında üzerime hrıka alıp evden çıkmaya bayılırım:) Tam Zonguldak havası. O da nereden çıktı demeyin. Ben küçükken yaz tatillerinde kardeşimle birlikte Zonguldak'a giderdik. Anneannemin dere kenarında çok güzel bir evi vardı. Sabahları erken saatte uyanır dere kenarına gider, anneannemle sessiz bir şekilde dereyi izler ve taş atardık. Sonra da eve gider mis gibi patates kızartması, beyaz peynir ve gül reçelinden oluşan kahvaltımızı yapardık. Sanırım o günleri özlüyorum ben. O günleri özlemem, bu havayı sevmem, hep o günlerde hissettiğim huzur duygusundan..Neyin var, düğün stresi mi diyeceksiniz? Yok değil. Keşke öyle olsa... Özeniyorum düğün stresi yapanlara, başımda bir sürü sıkıntı var ona sıra gelmiyor maalesef...Neyse dua ediyorum atlatayım diye bugüleri hayırlsıyla inşallah..

Pazar günleri biraz olsun uzaklaşıyorum sıkıntılarda iyi oluyor. Bu pazar'da Karamla eşya baktık. Zaten benim aklımda bir konsept vardı. Evimizi  modern ve country tarzı kombinleyerek dekore etmek istiyorum. Kullanmak istediğim ana renkler beyaz ve gri, yardımcı renkler de mor ve küf yeşili.. Fikrime uyan bazı örnekler;




Resimler alıntıdır.

Tabi genel olarak bütün mobilya markalarının mağazalarını gezdik ama ben istediklerimi bulamadım. Daha sonra hiç olmaz dediğim bi yerde istediğim mobilyaları özel olarak yaptırabileceğim bir yer bulduk. Üstelik ürünlerini inceledim çok kaliteliydi ve karar verdik. Bu haftasonu fırsat bulursak gidip siparişimizi vereceğiz inşallah:)


Daha sonra da sahile gidip tur attık ve güzel güzel balığımızı yedik. Deniz de bana çok iyi geliyor. O da mı Zonguldak'tan ne?:) Neyse öperim sevgiler:)

19 Haziran 2012 Salı

kim dur diyecek?

dağlıca'da sekiz şehit haberi..gözlerim doluyor, kelimeler boğazımda düğüm düğüm, tam ağzımdan çıkacak, tam hüngür hüngür ağlamaya başlayacağım tutuyorum kendimi...kalkıp taksime gitmek meydanda deli gibi bağırmak, ağlamak istiyroum. birileri de bana katılsın, ne yapılacaksa yapalım üzerimize ne düşüyorsa (!) son bulsun yeter ki. çileden çıktık, yetti artık. şu an yavrusu, sevgilisi, kardeşi, kuzeni, arkadaşı dağlıca'da asker olanlar..yaşadıklarını tahmin edebiliyormusunuz? henüz açıklanmamışken şehit isimleri onlar korkuyla sağı solu arayıp, internete, televizyona kilitlenip isim öğrenmeye çabalıyorlar, nasıl kahreden bir bekleyiştir bu? Allah'ım sen sabır ver..Birileri birşey yapsın yeter..

13 Haziran 2012 Çarşamba

Julie&Julia:)



Siz daha önceden izlediniz mi bilmiyorum ama ben yeni izledim ve bayıldım. Geçen gün cnbc-e'de denk geldim, bir iki sahnesini izledim ve tam da bana göre bir film olduğuna karar verdim. Tv'yi kapattım fırsat bulduğum ilk an izlemek için kendime söz verdim.


Filmin baş kahramanları adından da anlaşılabileceği gibi Julie ve Julia.Farklı zamanlarda yaşamış yemek yapmaya tutkulu iki kadın.. Julia, 1940'lı yıllarda kocasıyla Paris'e taşınan, Amerikalı kadınlara yemek yapmayı öğretmek için kitap yazmayı düşünen, kararlı, güçlü ve çalışkan bir kadın. Açıkçası filmi izlerken Julia'nın yerinde olmak çok istedim. Paris sokaklarında yaptığı mutfak alışverişleri, katıldığı davetler, yemek kursları, şen şakrak halleri ve tabi en önemlisi yapmak istediği şeyi yapıyor olması, Julia'yı feci şekilde kıskanmanın başlıca sebepleri;)







Julie ise tam tersi, sevmediği bir işi yapan, hayattan istediklerini elde edememiş bir kızcağız. Aslında  ben biraz Julieyim sanki;) Julie yoğun ve stresli iş temposunun kendisini olumsuz etkilemesi nedeniyle kötü bir insana dönüştüğünü düşünüyor (zaman zaman benim düştüğüm durum:/) ve tam da böyle düşünürken aklına harika bir fikir geliyor.Çocukluğundan beri takip ettiği Julia'nın yemek tarifleri kitabını bir yıl içerisinde bitirmek, bir blog oluşturup bunu diğer insanlarla paylaşmak.Böylelikle gözünde yücelttiği Julia gibi bir kadın olabilmek. Bu süreç içerisinde Julie farklı haller içerisine giriyor. İlk başta kendine güveni az, sürekli pes etme peşinde, duygusal olarak çöküntüye uğruyor, kocasıyla da işler ters gidiyor.Sonra blogta paylaştıkları ses getirmeye başladıkça, hem kendine güveni geliyor hem de bu işte zevk almaya başlıyor.Ve projesini başarıyla tamamlıyor. İlham verici bir filmdi.

Julie ve kocası Eric'in evlerine bayıldım. Fazlasıyla döküntü, küçük ve dağınık bir ev ama sevdim;)


     Resimler alıntıdır.

Bana böyle yol gösterici, mesajlı, dramatik, komik, romantik filmler çok iyi geliyor.Arada sırada kendimi kaybediyorum bazı şeyleri hatırlamama yardımcı oluyor.Sizin var mı bunun gibi önerebileceğiniz filmler? Huzurla kalın, Sevgiler:)

2 Haziran 2012 Cumartesi

Güneş çıktı, savaş boyalarınızı sürün:))

Sizi bilmem ama benim cildim çok problemlidir. Bu yüzden güneş korumasız hayatta çıkmam, çıkamam. Çıkarsam sonum fenaa!! Hemen akşamına al basar, bütün gece hassasiyeti ve kızarıklığı geçmez. Ancak buzlukta ne varsa suratıma yapıştırmak suretiyle rahatlarım:)) Cildim; aşırı hassas, çok açık renkli, yağlı, kılcal damarlarım yüzeye çok yakın, ha unutmadan bir de alerjik..Yani bütün olumsuzluklar var. Zaman zaman sivilce ve iz problemleri yaşadım yaşıyorum, sıcak-soğuk farklılıklarında kızarıyorum, birde dediğim gibi çok hassas, kaşısam iz olur o derece..

Bu yüzden yüksek faktörlü, yağsız güneş kremini yaz-kış kullanmam gerekiyor. Daha önce  shesido ve la roche posay kullanmışlığım var. La roche posay'dan pek memnun kalmadım çünkü beyaz izler bırakıyordu. Bu seferde Bioderma photoderm max fluide 50+ (Yağlı ve karma ciltler için yüksek faktörlü yüz koruma kremi) ve vücudumun açık yerleri içinde kullanım kolaylığından dolayı La roche posay anthelios dermo kids SPF 50+Sprey aldım. Üstelik bu sitede fiyatları gayet makul:))





He bir de son zamanlarda sivilce izlerim iyice belirginleşmeye başladı:( Yazın tedaviye başlayamacağım için bir öneriyle madecassol diye bir merhem aldım, akşamları sürmeye başladım. İçinde kollajen dolgusu varmış ve cildin yenilenmesine yardımcı oluyormuş. Gerçi bu yenilenme için Avene cicalfate'de kullanmıştım ama o da bende bir işe yaramamıştı. Bakalım kullandıktan sonra mucizevi bir değişim (inşallahh) gerçekleşirse bildiririm.:)


Sizlerden böyle sorunları olanlar var mı? Neler kullanıyorsunuz? Önerilernizi beklerim:) Gezmeli tozmalı bol kahkalı haftasonları diliyorum:))) Sevgiler...